Sağlıkta Dijitalleşme

İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve dijitalleşme ile birlikte tüm işlemlerin hızlı ve kolayca yapıldığı bir sürece girildi. Tarım, sanayi, bilişim ve endüstri gibi hayatın her alanını etkileyen dijitalleşme ile sağlık alanında da devrim niteliğinde teknolojiler kullanılmaya başlandı. Mobil uygulamalar, nesnelerin interneti (IoT), nanoteknoloji, giyilebilir teknolojiler ve yapay zekâ teknolojileri sürecin daha kolay, hızlı ve ucuz ilerlemesini sağlarken; 3 boyutlu yazıcılar, robotik teknolojiler, teknoloji 4.0, yazılıma ve internete dayalı paylaşım ekonomisi gibi uygulamalar iş yapış şekillerini temelden dönüştürdü.

Sağlık alanında gerçekleşen dijital dönüşüm, hem sağlık çalışanları hem de hastaların süreci daha verimli geçirmesini sağlamıştır. Doktorlar dijitalleşmenin sağladığı avantajlar ile birlikte tanı, tedavi, tedavi sonrası ve kontrol sürecini daha etkin ve verimli yönetebilmektedir. Hastalar ise artık hastaneye gitmeden ya da telefonla uğraşmadan dijitalleşme sayesinde randevularını alabilmekte, çeşitli değişiklikler yapabilmekte ve randevudan tedavinin son aşamasına kadar tüm bilgilere akıllı cihazları ile ulaşıp kontrol edebilmektedir. Muayene işlemlerinin dışında çekilen röntgenlere, tahlil ve kan sonuçlarına kadar her şeyin kontrolünün yapılabildiği süreçte dijitalleşme ile birlikte tedavi sürecinde atılan adımlar ve kullanılan ilaçlar da takip edilmektedir. Bu kısımlar teknolojik gelişmelerin artık herkes tarafından kullanılan ve bilinen noktalarını oluştururken, özellikle tanı/ tedavi noktasında yeni geliştirilen yöntem ile teknolojik cihazlar, hem kalıtsal hastalıklara hem de tedavisi olmayan rahatsızlıklara çözüm sunmaktadır. Bu yöntemlerden biri de özellikle son zamanlarda adından sıkça söz ettiren ve kanser tedavisinden kalıcı göz rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde kullanılan CRISPR teknolojisidir. CRISPR teknolojisi ile artık kalıtsal ya da tedavisi olmayan hastalıkların büyük çoğunluğu kolayca tedavi edilebilmektedir.

Kronik rahatsızlıklar yapay zekâ teknolojileri ile önlenebilir

Yapay zekânın da insanın etkin olduğu birçok alanda etkinliğini artırması ile fiziksel olan hastane ortamı sanala taşınmaktadır. Yapay zekânın dijital sağlıkta kullanımı henüz yeterli olmasa da araştırmalar yakın gelecekte kullanımının artacağını göstermektedir. Özellikle tanı ve teşhis alanında kullanılan yapay zekâ temelli çalışmalar ile kanser, kalp hastalıkları, alzheimer ve böbrek hastalıkları gibi kronik hastalıklara yoğunlaşılmaktadır. Ayrıca yakın gelecekte bu hastalıkların tanı ve teşhis noktasında yapay zekâ tabanlı uygulamalara daha sık rastlanacağı düşünülmektedir. Bu çalışmaların dışında kronik hastalarda nesnelerin interneti (IoT) tabanlı takip çözümlerinin de sıklıkla kullanılacağı öngörülmektedir. Bu cihazlardaki sensörler ile birlikte hastalardan toplanan veriler bulut sisteminde saklanacak ve analiz noktasında kullanılacaktır. Bu sistem özellikle kalp hastalarında nabız, tansiyon gibi göstergelerin düzeninin takip edilip kalp krizi gibi rahatsızlıkların önceden tespit edilmesine olanak tanımaktadır. Diğer bir açıdan inceleyecek olursak yapay zekâ gibi teknolojilerde verilerin çokluğu ve kalitesi ile bölgelerin risk haritaları oluşturulmakta, böylece akıllı şehir gibi oluşumların temeli atılmaktadır.

Yapay zekâ uygulamaları, ilerleyen zamanlarda doğru bir yönlendirme ve yönetim ile geleceğin sağlık dünyasında yaygın kullanım alanları bulacaktır. Örneğin robotik uygulamalar hastane içi ve hastane dışı fark etmeksizin tüm branşlarda kullanılabilecektir. Sürücüsüz ambulanslar, ilaç dağıtımında kullanılacak robotlar, simülatörlü robotik cerrahi uygulamaları bunların başında gelmektedir.

Kuantum bilgisayarlar ise doktorların, hasta ve hastalığı ile ilgili her türlü bilgiyi ekranında görebilmesini sağlayacak böylece hastanın DNA’sına uygun tedaviyi sorgulayabilecektir. Yapay zekâ birçok konuda insanın konumuna geçip idareyi eline almış gibi görünse de son karar verici her zaman doktorlar olacaktır. Bu nedenle sağlık alanında yeni teknolojiler ve dijitalleşme hakkında bilgilendirme ve eğitim seminerlerinin verilmesi önem taşımaktadır.

Giyilebilir teknolojiler, bireyin sağlık durumu anlık olarak doktora iletiyor

Giyilebilir teknolojilerin yaygın olarak kullanılması ve tıbbi nesnelerin interneti olarak bilinen IoMT cihazların kullanımının yaygınlaşması ile bireyler hem kendi sağlık durumlarını kendileri yönetebilmekte hem de sağlık çalışanları kişiye özel sağlık uygulaması gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca giyilebilir teknolojiler ile birlikte bireyin sağlık durumu anlık olarak doktoruna ulaşabilmektedir.

Dijitalleşmenin tıp alanında meydana getirdiği gelişmelerden biri de TeleSağlık uygulamalarıdır. Fiziksel iletişimi en aza indirgeyen uygulamayla birlikte sanal hemşirelik, uzaktan tedavi, NLP tabanlı tanı ve yönlendirme sistemleri kullanılmaktadır. Bu noktada ise sağlık çalışanları ile hastalar arasındaki insan ilişkileri, empati kurulması ve iletişim konuları zamanla önem kazanmaktadır. Tüm bu gelişmelere bağlı olarak sağlıkta kalite kavramı da farklı bir boyuta ulaşmaktadır.

Dijitalleşme ile gelen yeni tedavi yöntemleri

Sağlık alanında yaşanan dijital gelişmeler birçok ürün, uygulama, cihaz ve tedavi yöntemlerini de beraberinde getirmektedir. Teknolojinin beraberinde getirdiği tedavi yöntemleri arasında DNA profilleri ve buna bağlı kişiselleştirilmiş tedaviler-erken teşhisler, gen ve klon bankaları, kök hücre alanındaki hızlı ve etkili gelişmeler, veri tabanı/ veri madenciliği çalışmaları, ses tanıma uygulamaları ve bunlara balı geliştirilen implant uyarlamaları yer almaktadır. Sağlık alanında gelecekte sık kullanılması beklenen uygulama araçlarından biri de üç boyutlu yazıcılardır. Araştırmacılar özellikle önümüzdeki yıllarda üç boyutlu yazıcılar sayesinde üretilecek olan yapay organların organ naklinde kullanılabileceğini iddia etmektedirler.

Chatbot ürünü mesajlar, hastalıklarla başa çıkmayı kolaylaştıracak

Mobil sağlık uygulamalarının yapay zekâ ile entegre edildiği, “chatbot” adı verilen mesajlar, hem sağlığı daha iyi koruma hem de hastalıklarla daha iyi başa çıkma imkânı sunmaktadır. Mobil uygulama noktasında dikkat çeken başka bir nokta ise “oyunlaştırma” yöntemidir. Bu yöntem ile hastalıklar ile ilgili yapılması gerekenler oyun ortamında yapılmakta böylece süreç daha sempatik bir noktaya evrilmektedir. Hastalıkların tanı, tedavi ve kontrolü noktasında birçok avantajı bulunan mobil sağlık uygulamalarının bir diğer önemli özelliği de hastanelerde işlemlerin hızlı ilerlemesini sağlaması ve tıbbi hataların en aza indirgenmesini sağlamasıdır. Ayrıca ucuz ve kolay kullanılabilen, ve akıllı telefonlara entegre olabilen taşınabilir tıbbi cihazlar ölçtüğü veriyi kolayca hasta ve doktorlara ulaştırabilmektedir.

Nesnelerin interneti ile tedavi süreçleri yönetilebilecek

Önümüzdeki yıllarda insan kontrolünden bağımsız ve birbirleriyle internet üzerinden kolayca iletişim kurabilen cihazların artacağı öngörülmektedir. Bu teknolojilerin bir kısmının ise sağlık sektöründe olacağı düşünülmektedir. Örneğin; hastane dışında yürüyüş yaptığı sırada tansiyonu yükselen bir kişinin durumu vücut sensörü tarafından mesaj olarak kişinin cep telefonuna iletilecektir. Aynı zamanda bu bilgilendirme hastanın doktorunun cep telefonuna da gönderilecektir. Ayrıca hastanın sağlık durumu hakkında hastaya bakmakla yükümlü olan sağlık kuruluşuna da gerekli bilgilendirme yapılacak ve tansiyonun düşmediği noktada hastaneden acil olarak ambulans gönderilecektir. Bu süreçlerin ardından hastanın durumunda bir iyileşme gözlemlenmezse yola çıkan yola çıkan ambulansa hastanın doktorundan tüm bilgiler iletilecek ve acil olarak ambulansa alınan hastaya doktorun da canlı bağlantısı ile müdahale edilebilecek.

Banyo akıllı aynaları ve akıllı klozetleri de benzer görevleri üstlenerek sensörler sayesinde veri toplayabilmektedir. Bu verilerin veri sahibi izni ile kullanılması önem taşımaktadır, bu nedenle gizlilik esasına uygun özel çalışmalar yapılmalıdır. Çünkü etik ve mahremiyet konuları teknolojinin gelişmesiyle birlikte ihlale en açık alanlardır. Sağlığın interneti olarak da adlandırılan dijitalleşme, sensörlerin sürekli olarak sağlık kuruluşlarına veri göndermesi, buzdolabında bulunan sensörlerin besinlerin son kullanım tarihleri hakkında bilgi vermesi, masa başı çalışılan işlerde aynı pozisyonda uzun süre durunca ya da kambur oturmaya başlayınca sensörlerin uyarı vermesi, direksiyon başındayken kalp ritminin değişmesi ya da uyku bastırdığında sensörün uyarması alanlarını da kapsamaktadır.

Endüstri 4.0 kavramında nasıl ki işçilerin olmadığı bir fabrika düşünülüyorsa “Sağlık 4.0” kavramında da içinde hasta olmayan sağlık kuruluşlarının bulunacağı ifade edilmektedir. Yeni nesil modelde bireyleri sağlıklı iken sağlık kuruluşuna gitmesi ve hastalanmadan önce sağlığın korunması hedeflenmektedir. Böylece sağlık kuruluşları hastalıkların tedavi edildiği merkezler olmaktan çıkıp bireylerin sağlıklı olması için çalışmalarını daha da detaylandıran kurumlar haline gelecektir. Temassız kan şekeri ölçümünden, otomobile yerleştirilen nefes ölçerlere, tahlil analitiği yapan tuvalet klozetlerine kadar birçok cihaz bireyler farkında olmadan onları izleyecek ve verileri toplayacaktır. Örneğin; masada yemek yendiği sırada sensörler yemek hızını fark edip uyarı gönderecek ve yemek yeme profilini kontrol edecektir.  Bu süreçte sensörlerin ve elektronik bileşenlerin daha da minyatürleşmesi, akıllı ve giyilebilir olması dikkat çekecektir.

Artırılmış Gerçeklik

Gelecekte sağlıkta kullanımı artacak teknolojilerden biri de sanal ve artırılmış gerçekliktir. Kullanılan özel gözlüklerle birlikte birçok eğitim ve uygulama 3 boyutlu olarak gerçekleşebilmektedir. Örneğin tıp eğitiminde anatomi atlasına gerek kalmadan özel gözlüklerle eğitim vermek ve sınav yapmak mümkün olacaktır. Ayrıca cerrahlar bu teknolojiyi ameliyat esnasında simülasyon amaçlı kullanabilecektir. Şizofreni gibi ruhsal hastalıkların ilerlemelerinin önlenmesinde kullanılması planlanan uygulamalar, beyin ve sinir hastalıklarını da tedavi amaçlı kullanılabilecektir.

Dijitalleşme ile birlikte sağlık alanında daha hızlı, kaliteli ve güvenli hizmet ile tedavilerin gerçekleşmesi de mümkün olacaktır. Özellikle adli tıpta kullanılacak olan holografik uygulamalar, hastane için gerekli olan birçok malzemenin hatta organların basılacağı 3 boyutlu yazıcılar, nanoteknolojik uygulamalar ve nanobotlar yakın gelecekte dijital uygulamaların ve bilginin daha sık gündeme gelmesini sağlayacaktır.

Dijital dönüşüm ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok şey teknolojiye emanetmiş gibi görünse de onu yönetecek bir kullanıcıya da ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle en küçük bir hatanın bile hayati sonuçlarının olduğu tıp alanında her şeyin tek bir cihaza teslim edilmesi imkansızdır. Bu nedenle bilişim dünyasında “veriyi üreten kişinin” de teknoloji yönetim sürecinde bulunması gerekmektedir. Doktor ve sağlık çalışanlarının veri girişi ve dijital sistemlerin yönetimi konusunda eğitilmesi gerekliliği sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlamaktadır.